MEME RADYOLOJİSİ
Mamografi çok düşük doz X ışını kullanılarak yapılan bir Radyolojik incelemedir. Düşük doz X ışını kullanıldığı için, tetkik sıklığı tıbbi olarak kanıtlanmış aralıklarla yapılırsa ciddi bir kanser riski artışına sebep olmaz. Mamografi birçok ülkede meme kanseri taramasında kullanılmaktadır ve kanser taramasında altın standart olarak kabul edilmektedir.
Meme kanseri sıklığı kadınlarda her geçen gün artmakta olup ülkemizde de 40 yaş sonrasında meme kanseri taramasında Mamografi kullanılmaktadır. Meme kanseri taramasında kişinin meme ile ilgili bir şikayetinin olmasına gerek yoktur. Herhangi bir şikayet olmadığı durumda da belli aralıklarda tarama yapılmalıdır. Ancak eğer kişide memede sertlik, ağrı, ele gelen kitle, meme ucundan kanlı akıntı, memede renk değişikliği, meme cildinde portakal kabuğu görünümü ve meme ucunda çökme varsa rutin tarama aralığı beklenmeden radyolojik incelemeler yapılmalıdır.
Mamografi X ışını üreten cihazda düşük doz uygulanarak yapılır. Her meme için 2 ayrı grafi alınır. Bunlardan ilkinde memenin üstten alta, ikincisinde ise dıştan içe olmak üzere görüntüleri alınır. Dolayısı ile bir kadında 4 mamografi grafisi elde edilir. Bu inceleme için meme iki plaka arasına sıkıştırılır. Memenin yüzey alanı artırılıp görüntülerde dokuların üst üste gelmesinin azaltılmasına dikkat edilir. Genel olarak ciddi ağrı beklenilen bir inceleme olmayıp bazı hastalarda işlem sırasında ağrı olabilmektedir. Memenin bu iki plaka arasında sıkıştırılma süresi 5-10 sn kadar kısa bir zaman aralığındadır. Mamografi sırasında memede ciddi ağrı olmaması ve görüntülerin daha tanısal olması açısından doğurganlık çağındaki kadınlarda mümkünse mamografi incelemesinin adet bitiminden birkaç gün sonrasında yapılması daha uygun olacaktır. Menapoz dönemindeki kadınlarda ise böyle bir zaman aralığı gerekli değildir.
Mamografide neler saptayabiliriz sorusuna gelecek olursak;
Öncelikle şunu bilmek gereklidir. Mamografi ve Meme ultrasonu birbirinin yerine yapılacak tetkikler değildir. İki incelemenin de bize kazandıkları farklıdır. Her ikisinin de avantaj ve dezavantajları vardır. Bu nedenle meme kanseri taramasında bu iki radyolojik yöntem birlikte yapılmalıdır.
Mamografi bize henüz daha bir meme kanseri kitle oluşturmadan bulgu verebilir. Kanser hücreleri kitle oluşturuken öncelikle kendilerini besleyecek ve büyütecek damar yapılar oluştururlar. Bu damarlar hiçbir zaman bizim var olan damarlarımız kadar sağlam duvarları olan damarlar değildir. O nedenle bu damar yapıları içerisinde kanımızdaki kalsiyum birikir ve biz mamogafide bu kalsiyum birikintisi alanlarını kireçlenme şeklinde görürüz. Henüz daha kitle oluşmadan gördüğümüz bu alana yönelik mamografi eşliğinde biyopsi yaparız. Eğer sonuç kanser ya da kanser öncüsü bir kitle ile uyumlu gelirse çok erken dönemde yaklanmış bir lezyon olacağı için tedavi çok daha kolay ve başarılı olacaktır. Mamografide ayrıca kitleleri görebiliriz. Bu görülen kitlelerin boyutları, kenar keskinlikleri, çevre sağlıklı dokuya uzanımları, içlerinde kireçlenme alanları olup olmadığı kitlenin bir kanser odağı olup olmadığı konusunda karar vermemizde etkili olmaktadır. Ayrıca memede mamografide asimetrik bir değişiklik ya da yapısal bir bozulma var mı yok mu değerlendirdiğimiz diğer özelliklerdir.
Mamografi için özel bir hazırlık gerekmez. Doğurganlık çağındaki kadınlarda adet dönemi bitiminde bu incelemenin yapılmasına dikkat ederiz. Mümkünse parfüm, terleme önleyici krem, pudra ve spreyler işlem öncesinde kullanılmaz. Mamografi için gelen hastalarımızdan daha önce yapılmış mamografi ve meme ultrason raporlarını da getirmelerini istemekteyiz. Mamografiyi genel olarak 40 yaş altındaki hastalarda kullanmayız. Mamografide hastanın aldığı doz yaklaşık 0,7 mSv olup düşük bir doz değeridir. Gündelik hayatta hiçbir radyasyon kaynağına maruz kalmayan insanlarda bile birkaç ay içerisinde bu değerlerde radyasyon maruziyeti olmaktadır.